I. Bayezid‘i esir alan Timur

1401 yılının Temmuz ayında kırk gün süren kuşatmadan sonra Bağdad’ı ele geçirmişti.Timur’un Şam, Haleb ve Bağdad’ı ele geçirdiği esnada Karakoyunlu Kara Yusuf ile Sultan Ahmed Celayirî’nin Yıldırım Bâyezîd’e sığınması gerçekleşmişti. Bu durum Yıldırım Bâyezîd ile Timur arasındaki bir başka problem idi. Timur ile Yıldırım Bayezid karşı karşıya gelmeden önce, aralarında mektuplaşmaların olduğunu tarihi kaynaklar bildirmektedirler. Mektupların, Farsça ve Arapça olarak yazıldıkları yine bu mektupların içerisinde belirtilmektedir. Timur, Yıldırım Bayezid’e yazdığı birinci mektubunda; Kara Yusuf ile Bağdat Sultanı olan Ahmed Celâyir’in, Osmanlı idaresine sığınma taleplerini kabul etmemesini, bu iki kişiyi yakalayıp aileleri ile birlikte ya kendisine teslim edilmesini, veya öldürülmelerini ya da ülke sınırları dışına çıkarılmaları gibi tekliflerini iletmiştir. Yıldırım Bayezid, Timur’un bu gibi isteklerini emrivâki saymış, muhtemelen kendisine iltica edenlerin kışkırtmaları ve onun daha önceki Sivas kuşatması da dahil, Osmanlıya karşı beslediği istila planları sebebiyle çok sert ve hakaret edici şekilde cevaplamıştır. Mektubunda Timur’a kudurmuş köpek demekten çekinmeyen Bayezid, bu tarafa gelmezsen üç talak ile zevcelerin boş olsun ben de sana karşı çıkmazsam zevcelerim üç talak ile boş olsun diye ağır bir dil kullanmıştır.

Timur’u, Osmanlı devleti üzerine yürümeye teşvik edenler arasında Erzincan Emiri Mutaharten, Akkoyunlu Beyi Karayölük, Osmanlı karşısında topraklarını kaybeden diğer Türk beylikleri, özellikle de Karaman beyi yer almaktaydı. Ayrıca Ceneviz, Fransa, Bizans ve Kastilya gibi Osmanlı karşıtları da, bu savaşın olması yönünde Timur’la yakın ilişki içerisinde bulunmuşlardır. Batı Hıristiyan devletleri ve Bizans 1398’den beri Timur ile iyi ilişkiler içindeydiler. İstanbul’u kuşatma altında tutan Bayezid’e karşı imparator II. Manuel, Timur’un egemenliğini tanıdığını haraç ödemeye hazır olduğunu bildirmekte idi.Ayrıca Timur, Anadolu’da Tatar gruplara adam göndererek onları Bayezid’e karşı kazanmaya çalışıyordu.

Timur, Karabağ kışlağında Bayezid’ten gelen Osmanlı elçisine, Osmanlılar daim Frenklere karşı gaza yaptıklarından ona karşı yürümek Frenklerin kuvvetlerinin artmasına neden olur, bu nedenle Rum diyarı üzerine yürümek yanlısı değilim yanıtını verdi. Fakat, Bayezid’in Karakoyunlu Kara Yusuf’u himaye etmekte ısrarını bir meydan okuma olarak görüyordu. Timur son olarak barış için Bayezid’in Kara Yusuf’u idam yahut kendisine teslim veya yanında uzaklaştırması koşulları ileri sürdü. Bunu kabul ederse baba oğul oluruz gazalara yardım ederiz dedi ve 12 Mart 1402’de Karabağ’dan Anadolu’ya hareket etti. Bayezid’e haber gönderip koşulları tekrarladı. Bayezid’ten tekrar elçi geldi. Timur, savaş için hazır ol mesajıyla elçiyi geri gönderdi. Sivas sahrasında Bayezid’in elçileri önünde ordusuna geçit resmi yaptırdı. Oradan tekrar barış önerdi. Bu kez eski Erzincan Beyi Taharten ailesinin teslimini istedi. Bayezid’in büyük bir ordu ile hareket ettiği haberi geldi. Bayezid, Timur’u karşılamak üzere Doğu Anadolu yollarına düşmüştü. Timur ise güneye gönelip Ankara’ya ulaştı. Bayezid stratejik manevrada kaybetmişti. Aceleyle geri döndü. Yorgun askeriyle Çubuk Ovasında elverişsiz susuz bir yerde konaklarken Timur’un ordusu en iyi koşullarda konuşlanmıştı.Savaş Timur’un askerlerinin saldırısıyla başladı ve Osmanlıların sol kolu bozuldu. Tatarlar ve Timur’un yanına sığınmış Anadolu beylerinin Bayezid’in ordusundaki askerleri kendi beylerinin yanına kaçtılar. Kendi askeriyle kalan Bayezid’in bozgunu gören birlikleri kendi yurtlarına dönmeye bakıyordu. Devlet ileri gelenlerinden her biri bir şehzadeyi alarak kaçmış ve Bayezid, Timur’un bütün seferleri sırasında yanında bulundurduğu sadık adamlarından Mahmud Han tarafından esir alınmıştı.

Ankara Savaşı sonrasında Anadolu’daki faliyetleri

Zafer akabinde Timur, Emirzade Muhammed’i, Bayezid’in oğlu Süleyman Çelebi peşinde yağma ve Bayezid’in hazinesini ele geçirmek üzere Osmanlı başkenti Bursa üzerine gönderdi. Timur birlikleri Bursa’ya Süleyman Çelebi oradan ayrıldıktan hemen sonra girip şehri yakıp yıkıp yağmaladılar. Süleyman Çelebi, Rumeli’ye geçmek üzere babasının yaptırdığı Anadolu Hisarı’na sığınmıştı. Anadolu Hisarı’na yakın bir dağda çarpışmalar üzerine Timur bu tarafa kuvvet gönderdi. Süleyman Çelebi’ye iki adam gönderip huzuruna çağırttı. Süleyman Çelebi’ye giden adamlar, Çelebi adına zengin armağanlarla geri geldiler. Bayezid’in büyük oğlu Süleyman Çelebi, Timur’un çakeri olmayı kabul edip her ne zaman emrederse gecikmeden huzuruna geleceğine dair söz verdi. Timur, Anadolu’da Bayezid’in ortadan kaldırdığı beylikleri ihya etti. Her tarafta Bayezid’in ortadan kaldırdığı küçük büyük hanedanlara yarlıglar vererek kendi egemenliği altına aldı.

Emirzadeler Bursa’dan sonra İznik ve Çanakkale boğazına doğru ilerleyip yüklü miktarda ganimet elde ettiler. Akdeniz kıyılarına, Antalya ve Teke’ye gönderilen emirler ise tüm bölgeyi yağma edip büyük ganimetlerle döndüler. Daha sonra Timur Sivrihisar‘a geldi ve çadırlar kuruldu. Oradan Kütahya‘ya indiler aman malı alıp şehre zarar vermediler. Germiyan‘ın ziyafetleriyle işret meclisi kuruldu. Muhammed Sultan Manisa‘da, Şahruh UluborluKeçiborlu taraflarında kışlarken Timur ise DenizliAydın yolu ile İzmir‘e yakın Tire ‘de kışlamaya geldi.

İzmir önlerine geldiğinde Muhammed Sultan da kendisine katıldı. Timur, 14. yüzyıl ortalarından itibaren Türklerin elinden çıkmış olan İzmir’i Hıristiyanların elinden almaya Bayezid’in yapamadığı fetih işini kendi yapmaya karar verdi. İki haftalık kuşatmadan sonra İzmir fethedildi. Bu sırada Süleyman Çelebi’nin elçisi tekrar gelerek Bayezid’in oğullarının büyüğü olarak Osmanlıların itaat ve kulluğunu sundu. Bursa’da yerleşen İsa Çelebi de elçisini gönderdi. Timur onu da iyi karşıladı, İsa Çelebi bağımlılığını pişkeş vererek sundu. Timur Cenevizler elindeki Foça kalesine de Muhammed Sultan’ı gönderdi. Kaledikiler aman diledi ve haraç ödemeyi kabul etti. Muhammed Sultan’ın rahatsızlığını işiterek Akşehir’e doğru yöneldi. Bu sırada 8 Mart 1403’te Bayezid’in öldüğü haberini aldı. Haberi öğrenen Timur çok üzüldü, Bayezid’e ait bütün ülkelerin ve ona bağlı beylerin kendi hükmü altına girdiğini ilan etti. Akşehir’de babasının yanında bulunan Bayezid’in oğullarından Musa Çelebi‘ye hilat, kemer, klıç ve tirkeş vererek ağırlayıp Bursa’yı ona bağışladı ve eline yarlıg verdi. Musa Çelebi’ye babası Bayezid’in naşını Bursa’ya götürmesi için teslim etti. Bayezid’ten birkaç gün sonra da Timur’un veliaht ilen etmiş olduğu torunu Muhammed Sultan 13 Mart 1402’de 29 yaşında öldü. Kukla han olarak sürekli yanında taşıdığı Mahmud Han ise bu sırada 11 Mart 1403’de ölmüştü.

Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’da sekiz ay kadar kaldıktan sonra geri dönüş yoluna koyularak 1403 yılı Temmuz ayında Gürcistan’a gelen Timur kışlamak üzere Karabağ’a yöneldi. Kışı Karabağ’da geçirdikten sonra 1404 yılı Mart ayında Semerkant’a gitmek üzere Karabağ’dan hareket etti. Erdebil’e gelindiğinde daha önce kararlaştırılan toy toplandı ve altamgalı yarlık ile Hülagü Han tahtı, Azerbaycan, İstanbul’a kadar tüm Anadolu, Irak-ı Acem, Arran, Mugan, Ermenistan ve Gürcistan bölgeleri Miranşah oğlu Mirza Ömer’in idaresine bırakıldı. Miranşah’ın askerleri ve beyleri de ona verildi böylece Miranşah oğlunun buyruk ve vesayeti altına girmiş oluyordu. Timur 1404 yılı Temmuz ayında Semerkant’a geldi. Zaferlerini kutlamak için toylar düzenletti ve imar faliyetlerine girişti. Torunlarından altısının nikahlarını kıydırarak evlendirdi.

 Timur’un büstü. Mikhail Gerasimov (1941).Timur , başkenti Semerkant’ın ihtişamını arttırmak için sanatçıları, zanaatkarları, bilim adamlarını, şairleri, din adamlarını Semerkant’a çekmeye çalışmış hatta kimi zaman onları zorla Semerkant’a getirtmiştir. Timur seferlerinde geçtiği yerleri acımasız şekilde yakıp yakarken diğer yandan Semerkant’ı yeniden yaratmıştır. Ele geçirdiği ülkelerdeki sıradan yontma işçisinden en büyük sanatçıya kadar birçok insanı daha önce görülmedik bir biçimde tek bir şehirde toplamayı başarmıştır. Semerkant’ı büyük yeteneklerin merkezi haline getirmiştir. Astronomi ve Fıkıh alimlerine, seyyidlere çok hürmet gösterir onların sohbetlerini dinlemekten büyük keyif duyardı. Tüzükatında, Allah dostları alimler ile devamlı irtibat halinde idim. Her işimde onlarla istişare ettim. Bunların hayır duaları bana zaferler kazandırdı, demektedir. Girdiği hiçbir ülkede de alim ve şeyhlerin incitilmesine müsade etmemiştir. Gerek barış zamanında gerek savaş zamanında ünlü komutanların hayatlarını ve bunların seferlerini okumayı alışkanlık edinmişti. Şam‘da ünlü tarihçi İbn Haldun ile yaptığı görüşmeler sırasında sahip olduğu tarih bilgisi ile İbn Haldun’u bile şaşırtmıştır. Türkçe, Moğolca ve Farsça olmak üzere üç dil bilmekteydi.
Kendi ülkesi dahilinde, halk arasında haber toplayan görevliler bulunduğu gibi, diğer ülkelerde de casusları vardı. Bu casuslar sufi, derviş, tüccar, müneccim, asker, sanatkar, pehlivan olarak çeşitli ülkeleri dolaşır, bu ülkelerin şehir, kasaba yollar ve ileri gelenleri ile ilgili bilgi toplayarak Timur’a bildirirlerdi. Daha sonra Timur bu ülkeye gelip o şehir ile ilgili şeyleri sormaya başlayınca bu büyük bir hayret ve şaşkınlığa yol açardı.
0
yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir